9 Şubat 2015 Pazartesi

Osmanlı'da Mescid, Mektep ve Medrese Kültürü

Medresede Bir Ders

      İslam dininde camiler ve mescidler sadece ibadet edilecek yerler değil, aynı zamanda ilim yuvası olarak işlev görmüşlerdir. Medreseler yapılıncaya kadar camilerde dersler verilmiş, isteyen her yaşta insan burada eğitim almıştır. Zamanla ilime olan sevgi artınca camilere derslikler yapılmıştır. İslam tarihine baktığımızda karşımıza çıkan ilk örnek 715 yılında yapılmış olan Şam Emevi Camii'dir. Bu camide 850 yılında ele geçen kayıtlarda 8 dershane ile hizmet verilmekteydi.

Emevi Camii (Şam)

      Selçuklu döneminde meşhur vezir Nizamülmülk'ün açmış olduğu medreselerle, eğitim adına uzun bir yol katedilmiş oldu. Ayrıca medreselerin açılmasıyla, Nizamülmülk ilk burslu öğrenci okutma sistemini uygulamıştır. İslam ülkelerinde mektep diye tabir edilen eğitim kurumları Selçuklular döneminde her köye, her mahalleye varıncaya kadar yaygınlaştı. Bu dönemde öğrenim mecburi ve ücretsiz oldu. 

      Selçuklu Devleti'nin yıkılıp beyliklerin ortaya çıkmasıyla, öğretim teşkilatının yok olması, müslümanların büyük bir kültür buhranı yaşamasına sebep oldu. Bundan sonraki süreçte Osmanlı Devleti'nin kurulup Selçuklu'dan kalan Öğretim teşkilatı alt yapısını kullanmasıyla mütefennin ve mütefekkirlerin yetişmesi sağlanmış oldu. Osmanlı'da ilkokul talebelerinin yetiştirildiği bu okullara sıbyan mektebi adı denilmiştir. 1400'lü yıllarda Rumeli Eyaleti Merkez Sancağı'nda 60. Erzurum'da 110, Amasya'da 200, Sivas'ta 360, İstanbul'da ise 1676 sıbyan mektebi bulunmaktaydı. Sıbyan mekteplerini devletten çok halk açardı. Osmanlı halkı, adeta mektep açmada yarışırdı. 
      
      İslam ülkelerinde lise ve üniversite ayarındaki okullara medrese denilirdi. Medrese, ilim öğretilen yer manasına gelmektedir. Kütüphaneden imaret ve hamama varıncaya kadar bölümleri bulunurdu ve vakıflarla desteklenirdi. Medreselerde öğretmenlik yapan ilim adamlarına "müderris" denilirdi. Buradaki öğrenciler ücretsiz okur, fakir öğrencilerin ihtiyaçları karşılanır, hatta birçok medresede ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri kadar bir bursta alırlardı. 

      Osmanlı halkı ilime verdiği önemle, devletinin yüzyıllarca ayakta kalmasını sağlamıştır. Bu öğretim kurumlarının işlevini yitirmesi veya iyi işlev görmemesi Osmanlı Devleti'nin çöküş dönemine girmesine neden olmuştur. Osmanlı'da her ne kadar öğrenim görülen medreseler işlevini yitirsede, arkasından Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi gibi birçok ilim yuvasını miras olarak bırakmıştır.


2 yorum: