18 Nisan 2015 Cumartesi

Türkiye'de Yaşayan Her Müslüman'ın Okuması Gereken Kitaplar



       Türkiye'de son yıllarda gelişen bir hastalıktır, bilmediğini bilmemek... Ülkemizde yaşanan kültür buhranında sağlam kalabilmek için geçmişte yaşanan hatalardan ders almak gerekir. İnsan ömrü 80 yıl,  binaenaleyh başkalarının yapmış olduğu hatalardan da ders almak gerekir. Bu hataları görmenin en büyük kaynağı kitap okumaktır. Bu benim naçizane fikrim...

       Benim arkama dönüp baktığımda bu ülkede yaşayan Müslümanların okuması gereken birkaç temel eser var. Bu kitapların anlaşılması yaşanan kutuplaşmayı yok edeceği düşüncesindeyim.

       Şu an üniversite mezunlarının bile yüzde doksanının Mehmet Akif'in Safahat'ını okumadığını ve içinden üç beş şiirinden bile haberi olmadığından malesef ki eminim...

Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize? 
Fikr-i kavmıyyeti şeytan mı sokan zihninize?

      Türk'te Kürt'te bilmeli Safahat'ta yazan bu mısraları... İşte o zaman anlaşılır İslam kardeşliğinin ne olduğu... İlhr

      Malesef insanların Türkiye'de terimleri yanlış anlamasından ötürü, yaşanan büyük bir kargaşa var. Müslüman şeriatın ne olduğunu bilmeden 'Kahrolsun Şeriat!' demesi gibi... O yüzden okumak, okumak yine okumak gerekiyor. İnsanlar üniversite bitirdiği zaman cahllikten kurtulmuyor, sadece yoluna diplomalı cahil olarak devam ediyor. 

      Bendeniz zamanın ruhunu anlamak için 3 kitap öneriyorum. 

  • Mesnevi - Mevlana Celaleddin Rumi
  • Keşf-i Kalb - İmam Gazali
  • Safahat - Mehmet Akif Ersoy
Bu sayı 100'e çıkarılabilir ama temel denince Türkiye'de yaşayan insanlar için benim aklıma bu 3 kitap geliyor. 



3 yorum:

  1. Mesneviyi okuyalım tamam ama ne olur Moğollar Anadoluyu istila ettiğinde Neden Mevlevi tarikatlarına hiç bir şey yapmadılar da diğer tarikat mensuplarını katlettiler ve yok ettiler. Bunu bir türlü anlayamıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Efendi duyduklarınızla yazmışsınız. Siz kısaca Mevlana'ya Moğol ajanı demek istemişsiniz. Bu dediğiniz saçmalığı söyleyen bir tek Mikail Bayram denilen tarihçi bozuntusu var. Bu söylediğinizin bir mantığı yok ve Mevlana gibi bir alime iftira atıyorsunuz. Mevlana sayesinde Konya'ya giren Moğollar girdikleri gibi geri çıkmış ve hiçbir tarikat ehline dokunmamıştır. Mevlana'nın evladı Sultan Veled'in eserine bir bakın bu sözleri söylemeden önce. Lütfen duyduğunuz her şeyi doğru zannetmeyin. Birde bana Akif'in şiirlerini yazarak cevap vermeye çalışmışsınız ama şiir birinci yazdığınız yoruma cevap olmuş....

      Sil
  2. VAİZ KÜRSÜDE

    O ihtişâmı elinden niçin bıraktın da,
    Bugün yatıp duruyorsun ayaklar altında?
    "Kadermiş!" Öyle mi? Hâşâ, bu söz değil doğru:
    Belânı istedin, Allah da verdi... doğrusu bu.
    Talep nasılsa, tabîî, netîce öyle çıkar,
    Meşiyyetin sana zulmetmek ihtimâli mi var?
    "Çalış!" dedikçe şeriat, çalışmadın, durdun,
    Onun hesâbına birçok hurâfe uydurdun!
    Sonunda bir de "tevekkül" sokuşturup araya,
    Zavallı dîni çevirdin onunla maskaraya!
    Bırak çalışmayı, emret oturduğun yerden,
    Yorulma, öyle ya, Mevlâ ecîr-i hâsın iken!
    Yazıp sabahleyin evden çıkarken işlerini,
    Birer birer oku tekmîl edince defterini;
    Bütün o işleri rabbim görür; vazîfesidir...
    Yükün hafifledi... Sen şimdi doğru kahveye gir!
    Çoluk çocuk sürünürmüş sonunda aç kalarak...
    Hudâ vekîl-i umûrun değil mi? Keyfine bak!
    Onun hazîne-i in'âmı kendi veznendir!
    Havâle et ne kadar masrafın olursa... Verir!
    Silâhı kullanan Allah, hudûdu bekleyen O;
    Levâzımın bitivermiş, değil mi? Ekleyen O!
    Çekip kumandası altında ordu ordu melek,
    Senin hesâbına küffârı hâk-sâr edecek!
    Başın sıkıldı mı, kâfî senin o nazlı sesin:
    "Yetiş!" de, kendisi gelsin, ya Hızr'ı göndersin!
    Evinde hastalanan varsa, borcudur: bakacak;
    Şifâ hazînesi derhal oluk oluk akacak.
    Demek ki: her şeyin Allah... Yanaşman, ırgadın o;
    Çoluk çocuk O'na âid; lalan, bacın, dadın O;
    Vekîl-i harcın O; kâhyan, müdîr-i veznen O;
    Alış seninse de, mesûl olan verişten O;
    Denizde cenk olacakmış... Gemin O, kaptanın O;
    Ya ordu lâzım imiş... Askerin, kumandanın O;
    Köyün yasakçısı; şehrin de baş muhassılı O;
    Tabîb-i âile, eczâcı... Hepsi hâsılı o.
    Ya sen nesin? Mütevekkil! Yutulmaz artık bu!
    Biraz da saygı gerektir... Ne saygısızlık bu!
    Hudâ'yı kendine kul yaptı, kendi oldu Hudâ;
    Utanmadan da tevekkül diyor bu cürete... Ha?



    Safahat - Fatih Kürsüsünde (dördüncü kitap) - S.267-8 )

    Safahat - Fatih Kürsüsünde (dördüncü kitap) - S.267-8 )
    Mehmet Akif Ersoy
    (1873 - 1936 )

    YanıtlaSil